top of page

Atatürk’ün Sanat Estetiği





 


Cumhuriyetimizin 100. Yılı geride kalırken, Türkiye’nin dört bir yanında kutlamalar ve görsel şölen yapılırken birbirinden farklı Atatürk ve cumhuriyetimizi anlatan sergilerde yer aldı. Bunları geride bırakırken ve geleceğe doğru yürürken Atatürk’ün sanat anlayışı ve sanata bakışını biraz derleyip sizler ile paylaşmak istedim.  Zamanda bir yolculuğa ve Atatürk ve Sanat demeye ne dersiniz? 

Atatürk, şiir ve edebiyat dışında müziğede büyük bir ilgi duymuştur. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş, oynanan halk oyunlarına katılmıştır. Bazı Rumeli türküleri, onun sesinden notalara dökülmüş ve müzik repertuarımızda yer almıştır.  Atatürk, askerî ataşe olarak Sofya'da görevli bulunduğu dönemde çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamıştır. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanıma fırsatı bulmuştur. Cumhuriyetin ilânından sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasını sağlamak amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Ülkemizde müzik sanatının gelişmesi için bütün olanaktan kullanmıştır. Sanatın, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliğinin bilincinde olan Atatürk, bu düşüncesini şu sözlerle ifade etmiştir: "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir." Atatürk'ün, tiyatro, bale, edebiyat, heykeltıraşlık, mimarî, resim, müzik gibi sanat dallarıyla ve sanatçılarla ilgilenmesi, onları desteklemesi Atatürk'ün sanatla çok yakın bir ilişki içinde olduğunun göstergesidir.  Gençliğinde şiir ve edebiyata yakınlık duyan eşsiz liderin başarılarında da bu okuma sevgisi ve alışkanlığının rolü büyüktür. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı boyunca tam kesin sayısı bilinmemekle birlikte 4000 civarında kitap okuduğu tespit edilmiştir. Atatürk’ün düşünce ve fikirlerini etkileyen hem yerli hem de yabancı yazarlar olmuştur. Atatürk'ün kaleme aldığı ve 1927 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde okuduğu "Nutuk" adlı eseri, Atatürk'ün en büyük edebî eseridir. Yazmış olduğu kitapların yanında kendi yazdığı "Oğuz Oğulları" adlı şiir de Atatürk'ün şiir konusundaki yeteneğini sergileyen bir eserdir.

31 Mayıs 1933’te Üniversite Reformu yapılmıştır. Osmanlı Devleti Döneminden kalan Darülfünun kapatıldı, yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu. Daha sonra Yüksek Ziraat Fakültesi açıldı. Yapılan çalışmalarla üniversiteler, özgür bilimin ve düşüncenin merkezi hâline getirilmeye çalışıldı. Ayrıca ülkemizin kalkınması için gerekli olan yetişmiş kadroların elde edilme şansı oluştu. Üniversitelerimiz kısa bir süre içerisinde modern kurumlar hâline gelmiş, batı standartlarında kurumlar olarak bilim dünyasında yerini almıştır. Bu da Atatürk’ün bilimsel gelişme ve kalkınmaya verdiği önemle gerçekleşmiştir. Bu yenilik hareketleri sosyal, siyasal, ekonomik vb. alanlarda görüldüğü gibi kültürel konularda da karşımıza çıkmaktadır. Atatürk kültürün önemli unsurlarından biri olan güzel sanatlardaki gelişime çok önem vermiş ve teşvik etmiştir. Uygar ülkeler arasına girmenin güzel sanatlar alanındaki başarılara bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden 1936 yılında Devlet Konservatuarı kurulmuş, sahne sanatları, resim, müzik, heykel vb gibi güzel sanatların her alanında sanatçıların yetişmesi sağlanmıştır. Bu arada geleneksel sanatlara da önem verilmiş fakat Batılılaşma sürecinin hızıyla biraz geri planda kalmışlardır.





Bunun öncesinde hatırladığım 24 Mart 1923 Mustafa Kemal Paşa, Amerikan Time dergisinin 4. Sayısında kapak oldu. “Nerede bir Türk kendi efendisidir?’’ sorusuna daha önceleri ‘cehennemde!’’ diye cevap verilirken, Mustafa Kemal’in bu aşağılayıcı sözü değiştirdiği ‘Türkiye’de! Haline getirdiği yazıyordu. İşte Türkiye’de bir Cumhuriyetin doğuşuna vesile olarak bugünkü Türk Cumhuriyetini bize miras bıraktı. Atam gözün arkada kalmasın Türk vatandaşı ve Gençliği senin izinden bir 100 yıl daha ilerlemeye devam edecektir. Atatürk’ün ne kadar şık giyindiği ve musiki sevdiği çok konuşulmuştur. Peki Sanat deyince? Atatürk, sanatı seven, sanatçılara değer veren ve onları destekleyen eşsiz bir devlet adamıdır.

Atatürk, sanatın tanımını şu sözlerle açıklamıştır: “Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur. Bir milleti yaşatmak için bir takım temeller lazımdır ve bilirsiniz ki, bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır. Bir millet sanattan ve sanatkârdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve hasta bir kimse gibidir. Hatta kastettiğim mana yı bu söz de ifadeye yeterli değildir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur... Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felakete mahkumdur. Birçok unsurlar o felaketin derecesini fark etmez. Fark ettiği gün de ne kadar müthiş bir etkinlikle çalışmak gerektiğini tahmin edemez." 

M.K.Atatürk


Mustafa Kemal Atatürk sanata ve sanatçıya yaşamı boyunca saygı duymuş, halka sanatı sevdirmek için çok uğraşmış bir devlet adamıydı. Sanata ilgisi çocukluğunda başlamış, her fırsatta sanatın önemini dile getirmiş, sanatçıya desteğini de esirgememişti. Aşağıda Atatürk'ün sanat için sözleri yer almakta.

Günümüz Türkiye'sinde "sanat"ın içi boşaltılmış da olsa, gerçek sanatçılar ve sanatseverler her zaman olacaktır temennisiyle.



"Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur."

"Hayatta musiki lâzım mıdır? Hayatta musiki lâzım değildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alâkası olmayan yaratıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise musiki mutlaka vardır. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir. Yalnız musikinin nev'i, üzerinde düşünmeye değer."

"Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara'da bir Konservatuvar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel Sanatların her şubesi için Kamutay'ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir."

"Efendiler... Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz; hatta reisicumhur olabilirsiniz. Fakat bir sanatkâr olamazsınız. “Sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür.” Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..." 

Bunu da beyan edeyim ki Türk milletinin son senelerde gösterdiği harikaların, yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların hakiki sahibi kendisidir. Sizsiniz. Milletimizde bu istidat ve tekamül mevcut olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yetemezdi."






Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşunun ardından, toplumsal dehasını bir kez daha göstererek Türk Ulusunun kültürel alanda da gelişiminin şart olduğunu belirtmiş, kültür ve sanat alanında da birçok yenilik getirmiştir. Ulu Önder, eşsiz devlet adamı Atatürk’ü örnek alarak çocuklarımıza, gençlerimize sanat sevgisini teşvik etmeliyiz. Yetenekli gençleri desteklemeliyiz. Çünkü sanat bir lüks değil, toplumların ilerlemesi için bir zorunluluktur.

Bana ait bir anı !! Beni takip edenler bilir oğlum Ercüment , Cumhuriyetimizin 100’cü yılında kendisi Atatürk’ü canlandırdı ve Gençliğe hitabesini okulunda düzenledikleri kutlamada seslendirdi. Bir anne olarak hem gururlandım hem duygulandım sonuçta içtenlikle paylaşırsam gözyaşlarımı tutamadım. Biliyorum ki gençlerimiz Cumhuriyetimizin ilerlemesinde büyük rolleri olacak. Türk bayrağımız nesilden nesille gurla dalgalanmaya devam edecektir.   Nice 100 Yıllara Türkiyem!


Saygılarımla…. Sanat ile kalın.


Not: MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARININ ANISINA SAYGIYLA 1923 Müzikali 

Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu , Piu Entertainment, Zorlu PSM ortak yapımı olan müzikal Türkiye’nin Kurtuluş Savaşında yer alan nice kahramanın hikayeleri, muhteşem sahne tasarımı, dans, müzik ve multimedya şovlarıyla canlandırıldı . İlk gösterimine oğlum ile gittim ciddi anlamda nefesim kesildi muhteşem bir performans Kerem Alışık müze müdürü olarak sahnede idi. En etkileyicisi de M.K. Atatürk’ün hologramının sovun sonun da sahnede olması . Tüm seyirciler ellerinde türk bayrakları ile bu muhteşem müzikale  eşlik ettti.  Kendi fikrimi dürüstçe söylemek gerekirse bu tarihte yolculuk, Cumhuriyetin ilanının hikayesini yediden yetmişe herkes izlemeli .. Çocuklarımızı bu gösteriden mahrum etmeyiniz.

Ne Mutlu Türküm Diyene.


Nazlı Tanrıkulu



1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page